Örneğin Sultan II. Beyazıd döneminde (1502) İstanbul’a giren mandıralardan gelme yoğurt çeşitlerinin arasında Kanlıca Yoğurdu’nun adı geçer. Yine 17. yüzyılda Evliya Çelebi’nin Seyehatname’sinin önemli bir kaynak olduğunu kabul edersek İstanbul’un meşhur yoğurtları arasında Kasımpaşa, Ortaköy, Üsküdar ve Kanlıca yoğurdunun meşhur olduğundan bahseder. Çelebi, yoğurtçuların pirlerinin Hazret-i İbrahim ve Zeyd-i Kayseri olduğunu yazar. Yoğurtçular İstanbul’da düzenlenen esnaf olaylarına tablaları ve özgün kıyafetleriyle katılırlarmış. Türkiye Bir Yoğurt Ülkesidir ve Kanlıca Yoğurdu Tarihsel Bir Markadır. Biz işletme olarak bu tarihsel mirasın ve zenginliğin farkındayız ve en iyi biçimde temsil etmeye çalışıyoruz. Butik tarzında bir işletmeyiz. Butik tarzında ve geleneksel yöntemlerle imalat yapıp, İstanbul’un ve Kanlıca’nın en nezih yerlerinde yoğurdumuzu satışa sunuyoruz. Yoğurdumuz yemeklerle birlikte yenildiği ve yemeklerin içine katıldığı gibi tek başına bir ürün olarak da yenir. Ayrıca pudra şekerli, taze meyvelerle, ballı, reçelli ve dondurmalı olarak satışa sunulmaktadır. Bizim yoğurdumuz deniz ve orman havası kokar, kekik kokar çünkü sütümüz sadece bize üretim yapan mandıralardan ve Beykoz’un köylerinden gelir. Taze sağılmış ve sabah sütüdür. Bizim yoğurdumuz kişiliklidir, sarsılmaktan, itilip kakılmaktan hoşlanmaz ve Kanlıca’mızın hali hazırda yaşayan en eski imalathanesinde üretilmektedir İstanbul’un semtlerinin bazılarının kendilerine mahsus bazı özellikleri vardır. Samatya denilince akla marul, Alibeyköy denilince Mısır, Çengelköy denilince salatalık, Beykoz denilince ceviz, Kanlıca denilince yoğurt gelir. Zaten semte ismin veren de meşhur yoğurdudur. Kaynaklara bakıldığında Kanlıca yoğurdunun serüveni İstanbul’un fethi ile başlamıştır ve halen devam etmektedir. Kanlıca yoğurdu kökleri oldukça eski, ortak ve kadim bir değerdir. Kanlıca Yoğurdu bir usta ve ustalık geleneğidir. Ben o ustalık geleneğinin 3. Kuşak temsilcisiyim ve markam “UĞUR ÖZDEMİR MEŞHUR KANLICA 3.KUŞAK” olarak tescil edilmiştir. Evliya Çelebi “bu kasabanın halis yoğurdu gayet leziz” demiştir. Yine İtalya’da Mihitler manastırında rahiplik rütbesine kadar çıkan gözlemci ve tarihçi yazar İnciciyan, 18. Asırda İstanbul kitabında “Kanlıca Yoğurdu meşhur olup İstanbul’a nakledilerek satılır” ifadesini kullanmaktadır. Kanlıca Yoğurdu ve eski İstanbul deyince akla bunlar gelir, bir de İstanbul sokaklarında “yoğurtçu” nidalarıyla ve zil sesiyle dolaşan yoğurtçular. Onları özlüyoruz.